9 Ocak 2008 Çarşamba

Arafat: Marifet, irfan, itiraf, teâruf meydanıdır.

Prof. Dr. Ali BARDAKOĞLU
Diyanet İşleri Başkanı
[18.12.2007 Mekke]

Yeri ve göğü yaratan, bizi sayısız nimetlerle donatan, mağfireti, rahmeti ve ihsanı sonsuz olan Rabbimize hamdolsun. İnsanlığın hidayet önderi, rahmet peygamberi, en güzel örnek, Muhammed aleyhisselâm’a, âline ve ashabına, bütün peygamberân-ı ızâma sayısız salât ve selâm olsun.

Ne mutlu bize! Hayat boyu hayalini kurduğumuz kutsal topraklardayız. Şimdi; Hz. Adem aleyhisselamdan bu yana peygamberlerin hatırası zihnimizde, Allah’ın Resulü’nün burada irat ettiği Veda Hutbesi kulaklarımızda yankılanıyor,

Şu anda burada, imanımızın tazelendiği, ibadet bilincimizin derinleştiği, din kardeşliğimizin duygu ve davranışlara döküldüğü, İslam dinine mensup olmanın onurunu; heyecanı, zahmeti, sabır ve hoşgörüyü, yalnızlığı, mahşer duygusunu iç içe ve lahza lahza yaşadığımız müstesna bir zaman dilimindeyiz.

Aziz kardeşlerim!

İhramlarımızı giyerken, ölmeden önce öldüğümüzü, dünyanın oyun ve eğlencesini terk edip dirilişe doğru bir kutlu yolculuğa çıktığımızı fark etmiştik. Tavafta farklı ırk, dil ve renkten müminler olarak Rabbimize dua ederken son hak din olan İslama mensup olmanın izzetini, İslam kardeşliğinin kopmaz bağını derinden hissetmiştik.

Şimdi, peşinde olduğumuz dirilişe doğru burada bir adım daha atacağız. Çünkü Arafat diriliştir. Arafat, Âdem ve Havva’nın çocukları olarak burada buluşup, kötü ve yanlış olan ne varsa onları geride bırakarak, bembeyaz bir sayfa açarak hayata yeniden başlamaktır. Bunun içindir ki, hac arafattır, Arafat hac demektir.

Muhterem kardeşlerim,

Hac esnasında yaptığımız her bir ibadetin bilinen ve bilinmeyen birçok anlamı ve hikmeti vardır.

Kâbe’yi tavaf; tevhidi, varlık aleminin ilahi iradeye boyun eğişini, râm oluşunu temsil eder. Arafat, huzuru ilâhîde olmayı, mahşeri hatırlatır bize. Arafat’tan seller gibi Müzdelife’ye akış ve orada yapacağımız zikir, dua ve istiğfar İslam’ın şeâirini ve dindarlık bilincimizi tazeler. Mina’da şeytanı taşlamak nefsin kötülüklerinden, dünyaya, maddeye, makam ve mevkiye bağımlılıktan, yani esaret zincirlerinden kurtuluşu anlatır bize.

Dilleri, ırkları, renkleri ve kültürleri farklı, fakat imanları ve gönülleri bir milyonlarca Müslümanın bir araya geldiği bu büyük günde, hac ihramıyla Arafat’ta bulunmak, müminler denizinde bir damla olabilmek ne büyük bir mutluluktur.

İşte bugün, ayrılıkları ve farklılıkları, kin, bencillik, dargınlık, kendini beğenmişlik gibi bütün kötü duyguları kalbimizden silmiş olarak Arafat’tayız. Hepimiz Allah’ın huzurundayız, kıyameti ve mahşeri hatırlatan ihramlarımız içinde Rabbimize dönüşün arefesindeyiz.

Değerli Kardeşlerim,

Şimdi, burada Allah Resulünün, on dört asır evvel yüz bini aşkın sahabeye hitap ettiği bir mekânda bulunuyoruz. Cebel-i Rahme’nin eteğinde, ırkımız, tenimizin rengi ve konuştuğumuz dil ne olursa olsun hep birlikte Hz. Adem ve Hz. Havva’nın çocukları, Hz. İbrahim’in davetlisi olarak Arafat’ta bulunuyoruz.

Arafat sadece bir tepe değil, taş, toprak hiç değil.

Arafat, ârif olmaktır; hakikati bilmek, tanımak, anlamaktır. Marufa, marifete, Marifetullah’a ermektir. Hayatın, var oluşun, yaratılışın nihaî anlamını kavramak, sıradan bir canlı olmaktan kurtulup en şerefli varlık oluşu ispatlamaktır.

Arafat, irfan meydanıdır. Arafat’a çıkmak demek, sadece kum tepelerini ve kayaları aşmak değil… Arafat’a çıkmak irfana ve ihsana, iyi bir Müslüman olmaya, ahlâkta ve dürüstlükte kemale ulaşmaya adım atmak demektir.

Arafat önce kendini bilme, kendini bulma çabasıdır. ve “Kendini bilen, Rabbi’ni de bilir” hükmünce, kendimizi tanıyıp Rabbimizi tanımadır.

Arafat, itiraftır… Günahları itiraf etme, günahlardan sıyrılıp gözyaşlarıyla arınabilmedir... Rabbimize verdiğimiz sözü hatırlama, bu tanımaya ve söze uygun davranma taahhüdüdür.

Arafat, teâruftur... Ayrılıkları ve gayrılıkları kalpten silip tanışmak, iyilik ve takva yolunda yarışmak ve birbirimizi insan olarak tanıyıp sevmek demektir. Gönüller arasında eşitlik ve kardeşlik köprüsü kurarak kaynaşabilmektir.

Değerli Hacılar!

Arafat’ta kalp ve tefekkür gözümüzü iyi açarsak, Kur’an’ın hayat veren davetini, Hz. Peygamber’in hikmet dolu sünnetini daha iyi anlar; insanlığın zulüm, haksızlık, bilgisizlik ve dalalet bataklığından, Resulün eliyle aydınlığa çıkarılışını daha iyi görürüz. O daveti kavrayabilirsek kabalığın yerini nezaket, kibir ve gururun yerini tevazu, bencilliğin yerini paylaşma, haksızlığın yerini adalet almadıkça olgun mümin olamayacağımızı fark ederiz.

Burası, kimilerinin yoksulluk ve yoksunluk çekerken, kimilerinin israf ve gösteriş içinde olmalarının Allah’ın rızasına uymayacağının, fakire, muhtaca ve haksızlığa uğramış olana yardım eli uzatmanın, hiçbir ayrım yapmadan insanı sevmenin, tabiatı ve çevreyi korumanın ve Allah’ın bahşettiği imkanları yerinde ve tasarrufla kullanmanın temel insani ve dini ödev olduğunun anlaşıldığı ve bunun eğitiminin verildiği yerdir.

Burası, hayatın geçici olduğunu ve geriye sadece hayırlı ve insanlık için yararlı amellerimizin kalacağını anlama, dirilişi, mahşeri, mahkeme-i kübra öncesi bekleyişi, ölmeden önce ölmeyi bilme, hesaba çekilmeden önce kendi hayatımızı gözden geçirip kendimize çeki düzen verme yeridir.

Değerli Müslümanlar!

Yaşadığımız hayat, bizi yakan güneş, dokunduğumuz taş ne kadar gerçekse, dünyanın ve insanın faniliği ne kadar doğruysa, din ve Allah’ın vaadi de o kadar haktır; ahiret hayatı ve orada Rabbimizin huzuruna çıkış da o kadar gerçektir.

Öyleyse gelin, zihnimizi her türlü dünyevî heveslerden arındıralım, İslam’ın dosdoğru yoluna bir daha sapmamak üzere girelim. Burada bütün samimiyetimizle elimizi, kalbimizi Allah’a açalım, annemiz, babamız için, ailemiz ve çocuklarımız için, milletimiz ve bütün insanlık için dua edelim

Üzerimizdeki ihramların beyazlığı şimdi içimize aksın, içimiz de kir ve kusurdan arınsın. Hayatımız boyunca bilerek veya bilmeyerek işlediğimiz günahların ağırlığı altındayız. Affeyle bizi Ya Râb! Tüm günahlarımızı affet! Bir daha günaha dönmemek üzere bizi doğru yoluna ulaştır ve o yoldan hiç ayırma.

Hatalarımız çok. Fakat biz istiyoruz ki, Arafat bizim beratımız ve miracımız olsun. Bu zamanın, bu mekanın kıymetini bilelim ki haccımız, haccı ekber olsun.

Hacı Kardeşlerim,

Duamız odur ki, hac görevini ifa edip yurdumuza döndükten sonra da Arafat’ta, Harem-i Şerif’te kıldığımız namazlardan nasıl zevk aldıysak, yaptığımız tüm ibadetlerden aynı şekilde zevk alalım. Burada kazandığımız manevî güzellikleri ve dindarlık şuurunu ömrümüzün sonuna kadar hep koruyalım. Haccımız, bizim yanımızdan hiç ayrılmayan arkadaşımız ve hayat çizgimiz olsun.

İhramdan çıktıktan sonra da hayatımız boyunca manevî bir ihram elbisesi giymiş gibi, her gün Arafat’a çıkıyormuş gibi, Müzdelife’ye, Mina’ya akıyormuş gibi, imanda ve ikrarımızda sebat edelim, ilahi rızaya uygun davranalım ve öyle yaşayalım. Arafat bu anlamda bizim hayatımızda bir dönüm noktası olsun.

Aziz Müslümanlar!

Bu kutlu mekânda ettiğimiz dualar, Yüce Rabbimize gönlümüzden kopup yükselen yakarışlar, ümit ediyorum ki, bizlerin bağışlanmasına, tüm insanlığın kurtuluşuna bir vesile olacaktır.

Biz burada sadece kendimiz için değil, dünyanın dört bir yanında bulunan Müslüman kardeşlerimiz için ve bütün insanlar için dua edeceğiz. Günahlarımıza, bir daha dönmemek üzere tövbe edeceğiz.

Yüce Rabbimizden duamız, huzur ve barışı önce kendi iç dünyamızda yakalamak, adım adım onu dış dünyaya taşımak, şiddet ve terörün, her türlü ayrımcılığın ve haksızlığın yok olmaya yüz tuttuğu ve insanlığın birbirine sevgi ve kardeşlik elini uzattığı bir dünyada, gücün ve hırsın değil ahlakın ve yüksek insani değerlerin egemen olduğu bir dünyada, Allah’ın rızasına uygun bir hayat sürmektir.

Tüm insanlığın, bir olan Allah’a ibadet etmenin güzelliğini, O’na bağlanmanın ve yalnız O’ndan istemenin özgürlüğünü, İslâm’ın insana kazandırdığı ve insanlığa bahşettiği değerleri fark etmesi temennisiyle sözlerimi bitirirken, bütün kardeşlerimin hac ibadetinin Allah katında makbul ve mebrur olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ediyorum. Bugünden Bayramınızı tebrik ediyor, bayramın tüm İslâm âlemi ve insanlık için huzur ve barış getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.

Allah’ın selamı ve bereketi üzerinize olsun.


http://www.diyanet.gov.tr/turkish/bildiri.asp?id=127

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı